Kamulaştırma ( İstimlak ) Davaları

Devlet ve kamu tüzel kişileri tarafından (idare) kamu yararı amacıyla özel mülkiyete ait taşınmaz malların tamamının veya bir kısmının bedelini ödemek suretiyle elde edilmesine kamulaştırma denir. Gerçekten de kamu kuruluşları, kanunlarca kendilerine yüklenen görevleri yerine getirmek için birtakım taşınmazların mülkiyetine yahut bu taşınmazlar üzerinde irtifak hakkı kurmaya ihtiyaç duyarlar. Hak/menfaat dengesi uyarınca kamu yararı genel yarar olarak özel yararın, bu durumda mülkiyet hakkının üzerinde kabul edilir. Bu sebepten idarenin (kamunun) kamulaştırma yapma yetkisi doğar. Ancak bunun şartları, idarenin bir kamu hizmetini gerçekleştirmek amacıyla hareket etmesi ve kamulaştırılması düşünülen taşınmazın malikine/maliklerine taşınmazın gerçek karşılığını peşin olarak ödemesidir. İdarenin kamulaştırma işlemi yaparken uygulayacağı usul ve esaslar Kamulaştırma Kanunu'nda gösterilmiştir. 

Kanunların ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin kendilerine verdiği görevleri yerine getirmek amacıyla idare öncelikle kendi bünyesinde bir kamu yararı kararı alır. Sonrasında kamulaştırmayı yapacak idare, kamulaştırma veya kamulaştırma yolu ile üzerinde irtifak hakkı kurulacak taşınmaz malların veya kaynakların sınırını, yüzölçümünü ve cinsini gösterir ölçekli planını yapar veya yaptırır; kamulaştırılan taşınmaz malın sahiplerini, tapu kaydı yoksa zilyetlerini ve bunların adreslerini, tapu, vergi ve nüfus kayıtları üzerinden veya ayrıca haricen yaptıracağı araştırma ile belgelere bağlamak suretiyle tespit ettirir. (K.K. m. 7) İdare kamulaştırma kararı verdikten sonra kamulaştırmanın tapu siciline şerh verilmesini kamulaştırmaya konu taşınmaz malın kayıtlı bulunduğu tapu idaresine bildirir. Bu aşamadan sonra idare, kamulaştırma kararı verilen taşınmazın satın alınması için taşınmazın malikine (paylı mülkiyet olması durumunda tüm maliklere) davetiye göndermek suretiyle uzlaşma için çağrıda bulunur. Taşınmazın maliki uzlaşma görüşmesi sonrası idare tarafından teklife edilen bedeli kabul etmek suretiyle anlaşma tutanağı imzalaması halinde taşınmaz idare adına tescil olur. Bu tutanak malikin ferağ beyanı ve tapuda idare adına yapılacak tescilin hukuki sebebi sayılır. Bu durumda taşınmaz maliki ileride kamulaştırma bedeli yönünden idareye karşı herhangi bir talepte bulunamaz.Taşınmaz maliki idarenin uzlaşma davetine katılmazsa, ya da katılıp da anlaşmama yoluna giderse, idarenin söz konusu taşınmazın mülkiyetini almak/irtifak hakkı tesis etmek için taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açma zorunluluğu ortaya çıkar. İdarenin açacağı bu davanın adı "Kamulaştırma Bedelinin Tespiti ve Tescil Davası"dır.  Kanun isabetli olarak bu davayı açma külfetini kamulaştırmayı yapacak olan kuruma (idareye) yüklemiştir. Gerçekten de kamulaştırma davası, gerek bilirkişi incelemesi, gerek harçlar yönünden maliyetli bir davadır. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'yla getirilen bu düzenlemeyle maliklerin üzerindeki dava açma ve masraf ve harçları yatırma külfeti idareye geçmiştir. Bununla beraber, uygulamada sıklıkla karşılaşıldığı üzere idare bazı durumlarda Kamulaştırma Kanunu'ndaki usul ve esasları takip etmeyerek doğrudan malik vatandaşların taşınmazlarına fiilen el atmaktadır. Bu duruma uygulamada "Kamulaştırmasız El Atma" denir. Kamulaştırmasız el atma suretiyle idare, taşınmaz malikinin mülkiyet hakkına kısıtlama getirir. Söz konusu taşınmaz üzerinde inşaat yapabilir, elektrik hattı vs. geçirebilir ya da görünürde hiçbir şey yapmayarak malikin taşınmazını kullanmasına engel getirebilir. Bu gibi durumlarda taşınmaz maliki idareye dava açarak kamulaştırmasız el atma bedelini mahkemeden talep edebilir. Bu dava türüne "Kamulaştırmasız El Atma Nedeniyle Tazminat Davası" denir. 

 

 

Resim
X